30 Mayıs 2016 Pazartesi

İŞ GÜVENLİĞİ SEKTÖRÜ GELECEĞE UZANIYOR



İş Güvenliği'nin tarihsel gelişimini incelediğimizde bu mesleğin kümülatif olarak ve gelişerek günümüze kadar geldiğini görmekteyiz. Sanayi devriminin gelişmesi ile birlikte fabrikalarda, madenlerde yada inşaatlarda yaşanan ölümlü iş kazaları nedeni ile artık bu işin denetim ve kontrolü devletten çıkacak yasalarca sağlanmalı ve iş yerlerinde de bu yasaların ve yönetmeliklerin bir uygulayıcısı olmalı? Düşüncesi ile "İş Güvenliği Uzmanlığı" mesleği doğmuştur. 

Avrupa'da bu kültürün bizden çok daha ileride olduğu ve oturduğu aşikar. Türkiye'de henüz çok yeni olan 6331 Sayılı "İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu" ve çıkarılan onlarca yönetmelik, sürekli güncellenmeye devam etmektedir. Bütün bu mevzuatın iş yerlerinde uygulanması sorumluluğunu Devlet büyük oranda Uzmanların omuzlarına yüklemiştir. İş yeri hekimleri  yasanın "İş Sağlığı" kısmında sadece iş yerlerinde çalışanları muayene edip reçete yazmakta ve mevzuat çerçevesinde bu sorumluluğa yeterince ortak olmamaktadır. 

Hekimler; Uzmanların hazırladığı Risk Analizi, Acil Eylem Planı, Yıllık Çalışma ve Yıllık Eğitim Planı gibi son derece önemli belgelere imza atmak dışında hiçbir katkı sağlamamaktadır. Uzmanlar, İşveren, Müfettiş, Mahkeme ve OSGB kıskacında, mevcut yasa ve yönetmelikler çerçevesinde idealist bir şekilde ve özveri ile mesleğini uygulamak için adeta birer nefer gibi çalışmaktalar. Uzmanlar sorumluluk bilinci ile 20 küsür bilim dalından süzülen bilgileri iş yerlerinde uygulamaya çalışan insanlardır. Meseleye bu gözle bakarsak sanırım bazı şeyler daha bir rayına oturacak ve meslekle ilgili ön yargılar da ortadan kalkacaktır. Her şeyden önce "İnsan Hayatı" her inançta en kutsal emanettir. 

Uzmanlar iş yerlerinde insan hayatını korumaya yönelik tedbir aldıran insanlar olduğuna göre yaptıkları iş son derece kutsal bir görevdir. Artık bu sektör çalışanları kurulacak bir "Meslek Odası" vasıtasıyla temsil edilmeli ve bu meslek hak ettiği yere ve saygıya bir an önce kavuşturulmalıdır. Mevcut yasalar ve yönetmeliklerde İş Güvenliği Uzmanlarının "Sosyal Hakları" düzenlenmediğinden uzmanlar OSGB' lerin tutturabildiği ücretleri dayatma politikalarına maruz kalmaktadır. Maaşını işverenden alan bir uzmanın yasa ve yönetmelikleri uygulatabilmek noktasında ne kadar bir yaptırım gücü olabilir? Tüm bunları bir kefeye koyduğumuzda tam bağımsız ve yaptırım gücü olan bir uzman profilini sektörde bir an önce hayata geçiren adımlar atılmalıdır.

Yapı itibarı ile verilen hizmet bir kamu hizmeti olduğu halde uzmanların sosyal hakları piyasanın kaderine terk edilmiş durumdadır. Devletin mevcut yasa ve yönetmeliklerde bir değişiklik yaparak bu durumu net bir şekilde düzenlemesi ve mevcut sorunları çözmesi elzem bir hale gelmiştir. 

Her ne kadar sektörde bir takım sıkıntılar baş gösterse de yine de içimizde bu mesleği ileride güzel günlerin beklediğine dair hep bir umut taşımaktayız. Tünelin sonu aydınlık ve çıkmaya az kaldı! 

İleride tüm uzmanları  temsil edecek bir ODA mutlaka kurulacak ve gelecekte de bu mesleği yapan seçkin insanlar, devletin ve toplumun nazarında daha saygın bir yer edineceklerdir.

Mesut YÜKSEL

8 Mayıs 2016 Pazar

SANAL ÜNVANLAR

Ünvanlar ve Ünvanlarımız...İsmimizden önce gelen ve çoğu zaman toplumsal statümüzü ve saygınlığımızın birer ifadesi olduğunu düşündüğümüz title'lerimiz. Mesleki ve Akademik ünvanlarımız  genelde toplumsal ve bireysel ilişkilerimizin belirleyicisi oluyor. Meslektaşlarımız ile daha rahat bir iletişim kuruyoruz ve ortak noktalar yakalayabiliyoruz. Akademisyenler de kendi aralarında daha iyi anlaştıklarını düşünüyor olabilirler. 

Herkesin ünvanına göre toplumda bir yeri oluyor. Kartvizitiniz ne kadar dolu ise yeni girdiğiniz ortamlarda o kadar etkileyici olabiliyorsunuz. İnsanlar size farklı bir gözle bakıp hayranlık duyabiliyorlar. Dolayısı ile bu çağda etiket yada ünvanınız yoksa toplumsal statünüz de ona göre belirleniyor. İletişim kurduğunuz ve bir şeyler paylaştığınız insanlar da genelde sizinle benzer özellik taşıyan insanlar olabilir. İnternet ortamında Facebook, Tweetter yada Linkedin gibi sosyal mecralarda ünvanlarımız bazen bizi olduğumuzdan daha fazla gösterebiliyor. 


Linkedin gibi iş dünyasını bir araya getiren bir Network'te gözüme çarpan şey basit bir dükkan sahibinin bile kendisini CEO yada Charmain gibi ünvanlarla lanse etmek istemesidir. Bu her şeyden önce insanların gözünden kaçmayan ve komik durumlara düşülmesine neden olan bir durumdur. Çağımızda maalesef her şey etikete odaklı olarak gelişiyor. Giydiğimiz kıyafetten tutun da kullandığımız cep telefonu ve yediğimiz içtiğimiz Cafe yada Restaurant herşey ama her şey etiket ve marka odaklı olarak algılanıyor. 

Bir tüketim toplumu yaratılarak bize sürekli belirli markaları daha çok tüketmemiz empoze ediliyor ve subliminal mesajlar ile bu bilinç altımıza işleniyor. İnsan ilişkilerimizin de bu algı doğrultusunda şekillenmesi elbette kaçınılmaz bir sonuç olarak karşımıza çıkmaktadır. Hak edilen ünvanlar doğaldır ki karvizitimize yada Linkedin profilimize olduğu gibi yazılacaktır. Ancak asistan isek uzman, uzmansak müdür, müdür isek genel müdür yazmanın kimseye bir faydası olmayacaktır. Kimse olduğundan daha fazlası değildir ve olmayacaktır da. 

Sanal dünya ne de olsa kimse anlamaz düşüncesi ile yapılan bu yanlışlar çoğu zaman insanların güven ortamını da zedeleyen bir hale gelebilmektedir. İlk çağ filozoflarından bu yana zamanla yok olmaya yüz tutan insani erdemlerimiz bence bir insan için en büyük ünvan olmaktadır. En büyük erdem ve ünvan insan olmaktadır!

Diğer ünvanlar kartvizitimizde ve yaşamımızda daha geriden geldiği gün gerçek manada erdemli bir insan gibi yaşamayı becerdiğimiz gün olacaktır.

Mesut YÜKSEL

Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites More

 
Design by Free WordPress Themes | Bloggerized by Lasantha - Premium Blogger Themes | Colgate Coupons